menarefe-cozumu
Men Arefe'nin Çözümü
Tasavvufçular tarafından sıkça dile getirilen ve hatta birçoğu tarafından hadis olduğu söylenen bu cümlenin altında yatan maksadı deşifre etmeye çalışacağız inşallah
Men arefe nefsehu, fegad arefe rabbehu
İşin ilginç tarafı ise bu cümleyi şu şekilde tercüme etmeleridir
Nefsini bilen rabbini de bilir
Hakbuki doğru terceme şu şekildedir
nefsini taniyan rabbini de tanir
Bu cümle tasavvufçular arasında şifreli bir paroladır.Bu şekilde terceme edilmesinin sebebide bu şifrenin anlaşılmaması içindir.
Nefsini bilen rabbinide bilir şeklindeki tercemenin arapça karşılığı şu şekilde olması gerekirdi.
men alime nefsehu, fegad alime rabbehu
Bir şeyi bilmek ile tanımak arasında bariz farklar vardır.hele birde bu metafizik/gaybikonularda ise tanımak kavramından bahsetmek imkansızdır.Şehadet alemindeki canlı, cansız varlıkların nitelikleri hakkındaki verilerin, beş duyu organları vasıtasıyla beyinde kayıt altına alınması işlemi tanımak kavramına dahildir.
Canlı veya cansız bir varlık hakkında, okuduğumuz veya işittiğimiz haberlere göre onun hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Fakat o kişiyi veya nesneyi daha tanımamışızdır.O kişinin fiziki yapısını görmemeşizdir,sesini iştmemişizdir,kokusunu duymamışızdır,nesne ise dokunup kütlesinin yumuşakmı sertmi olduğunu hissetmemişizdir,dilimizle tadını anlamamışızdır.
Kuran şehadet aleminden bahsederken hep sürekli olarak ''A R F'' tanimak kelimesini kullanır, gayb aleminden ise IMAN
Ey insanlar biz sizi bir erkek ve disiden yarattik. Sonra sizleri subelere ve kabilelere ayirdikki birbirinizi tanıyasınız (li tearafu) diye. hucurat 13
Ellezine ataynahumul kitabe ya,rifunehu kema ya,rifune ebnaehum ve inne ferigan minhum leyektumunel hakka vehum ya,lemun
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Muhammedi ) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar.Böyle iken onlardan bir fırka bile bile hakkı gizlerler 2/146
Bu ayette Allahu Teala bir kişiyi tanımanın en üst seviyesine/zirvesine işaret etmiştir.
Şöyleki; İnsanın sürekli beraber olduğu varlılardan birisi de çocuğudur. Bu sürekli beraberlik babada öyle bir marifet/tanımak meydana getirirki,gözleri kulakları,elleri devre dışı bile kalsa, sırf kokusundan çocuğunu tanıyabilir.
Şu ayet bu tanımlamayı net biçimde anlatmaktadır
Ne zamanki kervan bu taraftan ayrıldı, öteden babaları dediki doğrusu bana bunaklık yakıştırmazsanız ben yusufun kokusunu duyuyorum (riiha yusufe) 12/94
Ehli kitaptan bir fırka işte aynen bunun gibi kendi kitaplarında Resulullah sıfatlarını tanıdıkları ve bilgileri kendi öz çocuklarını tanırmışcasına olduğu halde sırf kavmiyet taassubundan
dolayı (örneğin yahudilerden bir kısmı) Ona inanmadılar
Konuya dönersek tasavvuf dinindeki vahdeti vücud ekolüne göre insan haşa Allahın bir parçası,tecellisi,yansımasıdır.İşte kişi bu bilince ulaştığı zaman sözde ''fenafillah' ' Allahta eriyip gitme durumu gündeme gelir.Bu durumu gizlice belli olmadan anlatabilmek için masum
gibi görülen bu cümleyi kulllanırlar. Şimdi şifreyi çözerek bu cümleyi yazalım
KIM TANIRSA NEFSiNİ, RAB TANIR KENDİSİNİ
Yani kim kendisinin rab,den bir parça olduğununu anlarsa (tanırsa) aynı zamanda,kendisinin RAB olduğunu da anlar (tanır). Çünkü o rabden başka bir varlık değildir
Tasavvufcuların piri olan muhiddin arabi boşuna demiyor
Yaratan ve yaratılan diye bir ayırım yoktur.Bu ayırımı insanlar uydurdular. Ben ona kulluk ederim, oda bana
diye